Bazen insanın sinir eşiğini zorlayan anlar yaşıyorsun.
Gereksiz yükselen sesler doğuyor bir anda odanda. Stresiyle baş edemeyen sinir
yüklü insanlar. Birbirlerine karşı saygıyı da zamanla yok edeceklerini
düşünmeden yükseliyor o sesler. Birini azarlamak, onu eğitmek adına yaptığın
bir şey değil.
Belli bir zamandan
sonra kimseyi eğitemezsin sadece düzeltirsin.
Eğitim, yaşını almış
kişilerde zordur. Kabul etmezler.
Önemli olan bağdan
üzüm yemekse bağcıyı dövemezsin.
İnsanlar korku
imparatorluğunda başarılı olamazlar.
Yıllarca okuyup izlediğim, tarihten ders aldığım kadarıyla
bu her zaman böyle olmuştur. Korkuyla yönetildikçe insanlar kendilerini
savunamaz, sorumluluklar alınamaz ve işler yürüyemez. Sorulan sorulara alınamayan
cevaplarla işlerin yürümesi beklenemez.
Kendime söz verdim
biraz önce;
“Bu içimdeki insan
sevgisini, saygısını asla kaybetmeyeceğim. Saygım canlıya, varlığa duyduğum
saygıdandır.”
Mutlu mutlu işe gelip hatta mutlu aşk kokan mesajlar ve
öpücüklerle uyandıktan sonra işe gelince ters bir cümle ve tavırla karşılanmak.
İnanın beni asla demoralize etmez ama artık sıkıldım! Bir dakika daha buraya
tahammülüm yok. Ben duyarsızlaşamam. Sahiplendiğim bu yeri de bırakamam.
Gereksiz sinir küpü bir insan yüzünden mesleğimden de soğumam. Aylardır burada
olup içeride çalışanlar hakkında bir kelime bile bilmiyorsan burada olma zaten.
İstersen işinin en iyisi ol ama nafile. Gözümde sıfırlanırsın. Araştırma yaparken
ben bunu bilmem şeklinde kendi cahilliğini konuşuyorsan ama bu cahilliğini
benim bilgimi ezerek yapmaya çalışıp örtbas edeceksen orada kaybedersin.
Kendinin ne olduğunu fark etmeden yaşayıp bir şeyleri yapmaya çalışmak, ne
yazık!
Bu oradan oraya savrulma sürecimde o kadar çok şey gördüm o
kadar çok şeyle karşılaştım ki patronuma teşekkür ediyorum. Başlangıçta
moralimi bozmayan, aralarda inip çıkan ama genede umudumu kaybetmediğim bu
yolda tecrübe ettiklerimi sıralıyorum;
* İnsan ol.
* Çalışanlarını bil. Çünkü onlarla iş yapıyorsun. Herkesin
yapabildiklerini, yapabileceklerini öğren, yaşa. Gerçekçi ol.
* Saygılı ol. Karşındakini pislik ya da bir şey bilmeyen
biri olarak düşünme. İhtimallerin olsun ama o kişiyi oraya yerleştirdiysen de
onun ne yapabileceğini biliyor olmalısın. Ona güvenmelisin. Sorumluluk verdiğin
kişiye eğer güvenmiyor ve en küçük cevabında sinir patlaması yaşıyorsan o
kişiden iş yapmasını bekleyemezsin, başarılı olmasını ise asla.
* Çalışanlarına kin güdemezsin. Güdüyorsan onu tutma! Kin ne
ayrıca?! En baş maddeye dön, hatırla.
* Senin sabrın yoksa ve bunun sonucu sinir patlamasıysa
karşındaki insanlarında senin gibi olduğunu unutma! Sabır bir yere kadardır.
Bir istifa ile gitmeye bakar. Gidenin arkasından da “Neden gitti? Ben iyiydim.”
deme. Mütevazi ol. Dön kendine bak. Önce kendini sonra karşıyı yargıla.
Konumundan dolayı kimse sana bir laf söyleyemiyor olabilir ama insanların
gözleri ve davranışları çok şey anlatır.
* Stresinle başa çıkmayı dene. Kendin için bir şey yap. İyi bir şey. Nefes
al mesela sonra ver. Etrafını topla. Aynada kendine bak. Güzel bir çift söz
söyle ve göz kırp kendine ;)
* Kimseyi kimseden ayırma. Ayıracaksan bunu kişilerin
başarılarıyla yap. İnsanlardan verim almasını bil.
Hiçbir şey kolay
değil ama bunu kendi yaptıklarınla zorlaştırmak ya da kolaylaştırmakta sizin
elinizde.
xoxo